Saniye uygulamasına veda: Zamanın kesin olması gerekmiyor!

Günlerimiz sürekli değişiyor. Dünya’nın dönüş hareketindeki farklılıklar, aylar ya da yıllar boyunca birikerek artıyor. Dünyadaki zamanı belirleyen otoriteler, bu durumu telafi etmek ve günü yeniden hizaya sokmak için bazen fazladan bir saniye ekliyor. Sistemin devreye sokulduğu 1972 yılından beri bunun gibi 27 tane artık saniye eklendi.

Fakat artık saniye, her zaman derin bir uyuşmazlığı temsil etmiyordu. Gün kavramı, Dünya’nın ne kadar hızlı döndüğüne dayanıyor. Ancak bilim insanlarına ve bilgisayar gibi cihazlara göre zamanın temel birimi olan saniyeyi atomların yardımıyla belirliyoruz. Aradaki bu kati boşluk, gökbilim ve atom fiziğinde bir anlaşmazlık meydana getiriyor.

“SAATLERİN DÜNYA’NIN DÖNÜŞÜNDEN ETKİLENMESİNİ İSTEMİYORUZ”

Küresel standart saati savunanlar, iki ay önce bu konuda gökbilim yerine atom fiziğini tercih ettiklerini açıkladı. Uzmanlara göre ise bu iyi bir şey.

Ülkelerin resmi saatlerinin belirlendiği Paris’teki Uluslararası Ağırlık ve Ölçüler Bürosunda saat hakemi olarak çalışan Patrizia Tavella, “Zamanı Dünya’nın dönüşüyle belirliyoruz ve bu uygulamayı hiçbir zaman terk etmeyeceğiz” diyor. “Fakat saatlerin Dünya’nın dönüşünden çok etkilenmesini de istemiyoruz.”

Gün ise oldukça ilginç bir zaman birimi. Günü genelde Dünya’nın kendi ekseni etrafındaki bir dönüşünü tamamlarken geçen süre şeklinde düşünüyoruz; gökbilimden gelen bir sayı yani. Fakat dünyanın en temel zaman birimi gün değil, çok daha küçük şekilde ölçülen bir şey olan ve 55’nci elementin izotopu sezyum-133’le ölçülen saniye.

Sezyum 133, çekirdeğinde ufak enerji geçişleri meydana geldikçe çok öngörülebilir bir zamanlamayla foton yayıyor. Atom saatleri, 1967’den beri geçen her saniyede bu zaman birimlerinden 9.192.631.770 tane saymış. Bu yüzden metrologlara göre (ölçüm üzerinde çalışan kişiler), bir günde bu saniyelerden 86.400 tane var.

Tabii bir gün her zaman 86.400 saniye olmuyor çünkü Dünya’nın dönüşü sabit değil.

Ay’ın çekim etkisi veya gezegenin iç kısmının çalkalanmasıyla kütlesel dağılımının değişmesi gibi ufak hareketler, Dünya’nın dönüşünü etkiliyor. Bazı bilim insanları, ısınan iklim sebebiyle sıcaklığı artan havanın ve eriyen buzul sularının kutuplara doğru gideceğine ve böylelikle dönüşün hızlanacağına bile inanıyor. Sebebi ne olursa olsun, yıl boyunca gün uzunluğunda milisaniyelik farklılıklar meydana gelecek ve bu da günümüzün ultra dakik saat hakemleri için kabul edilemez bir şey. İşte bu yüzden ayarlama yapmaya çalışıyorlar.

Küresel saat standartlarını ayarlamaktan sorumlu kâr amacı gütmeyen bilimsel bir kuruluş olan Uluslararası Dünya’nın Dönüşü ve Uzay Sistemleri Servisi (IERS), dünyadaki saat hakemleri için bu farklılıkların tam olarak ne kadar büyük olduğunu düzenli şekilde sayıp yayınlıyor. Dünya’nın dönüşü, Aralık ayının büyük bir bölümünde atomik saat gününden 15 ila 20 milisaniye sapmıştı.

Populer Science Türkçe’de yer alan çalışmada bilim insanları, oluşan farklılığın bir dakikayı bulmasının yaklaşık bir asır süreceğini düşünüyor. Bir saat fark oluşması ise yaklaşık beş bin yıl sürecek.

Bu boşluk çok fazla olduğunda, IERS artık saniye uygulanmasını talep ediyor. Kurum, her Ocak ve Temmuz ayında artık saniyenin uygun olup olmadığına dair karar veriyor. Artık saniye uygulanması gerekirse, dünyanın saat hakemleri (sırada hangisi varsa) 30 Haziran veya 31 Aralık’ın son dakikasına 61 saniye yazıyor. Fakat geçtiğimiz Kasım ayında BIPM, artık 2035 itibarıyla dünyanın saat ustalarının artık saniyeyi rafa kaldırmasına karar verdi. Bunun yerine hangi yaklaşımın uygulanacağı ise henüz belirlenmiş değil.

Dolayısıyla Londra Greenwich’teki Kraliyet Gözlemevi—Greenwich Ortalama Saati (GMT) ve onun modern halefi Evrensel Eşgüdümlü Saat’in (UTC) dayanak noktası—bir zamanlar belirlediği günlerle olan uyumunu kaybedecek. Amatör gökbilimciler de bu durumdan şikayet edebilir çünkü artık saniye olmadan geceleyin yıldız gözlemi yapmak eskisi kadar öngörülebilir olmayacak.

Fakat çoğu insan için artık saniye önemsiz bir özellik; özellikle de uzun mesafelerde yolculuk yapanların karşı karşıya kaldığı zaman bölgesi labirentiyle ya da Yaz saati uygulaması yapılan ülkelerde yaşayanların yılda iki kez kontrol etmek zorunda kaldığı değişimlerle karşılaştırıldığında…

Diğer yandan, günü mükemmel şekilde hizaya sokmak için küçücük bir saniye eklemenin de bir bedeli var: Halihazırda farklı ülkelerin karman çorman saatleriyle uğraşmak zorunda kalan programcılar kabus yaşarken, birçok teknik aksaklık da yaşanıyor. ABD’nin Colorado eyaleti Boulder şehrinde yer alan resmi saat ayarlama kuruluşu Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsünde (NIST) saat hakemi olarak görev yapan Judah Levine, “Artık saniyenin olmaması, ara sıra ayarlama yapma ihtiyacını ortadan kaldırarak işleri biraz daha kolaylaştıracak” diyor. “Fakat gündelik kullanıcılar bu farkı hissetmeyecek.”

Yeni planda öngörüldüğü ezere BIPM ve ilgili gruplar, zaman müdafilerinin eyleme geçmesi gerekmeden önce söz konusu uyuşmazlığın büyümesine ne kadar izin vereceklerini belirlemek için 2016 yılında yeniden bir araya gelecekler. “Yeni toleransın ne olacağını belirlemek zorundayız; bu bir dakika da olabilir, bir saniye de, sonsuz süre de” diyor Tavella. Ayrıca kendilerinin veya onlardan sonra gelenlerin bu rakamı ne sıklıkta gözden geçireceklerini de belirleyecekler.

Bu doğrudan verilmesi gereken bir karar değil. NIST’de saat hakemi olan Elizabeth Donley, atomik saati gökbilimsel saat ile uzlaştırmanın “muhtemelen gerekli olmadığını” belirtiyor. “Gökbilim ve navigasyon zamanını bilmesi gereken kullanıcı grupları zaten aradaki farka bakabiliyor” diyor.

Dünya’nın dönüşünde oluşan ve kestirilemeyen farklılıkları şu an için tahmin edemiyoruz. Fakat bilim insanları, farkın hemen hemen bir asır sonra bir dakikaya çıkacağını düşünüyor. “İnsanlar fark etmeyecek” diyor Donkey. Bir saate çıkması ise yaklaşık beş bin yıl alacak.

Diğer bir ifadeyle, süre tutma çıkmazını torunlarımıza ya da onların torunlarına bıraksak olur. “Belki de gelecekte Dünya’nın hareketi daha iyi bilinecek” diyor Tavelle. “Ve belki de başka bir çözüm sunulacak.”

Hakkında Murat Güner

Kontrol et

Microsoft, OpenAI’nin Fransız rakibi Mistral AI ile ortaklık kurdu

ABD’li teknoloji devlerinden Microsoft, OpenAI’nin Fransız rakibi Mistral AI ile yeni ortaklık kurduklarını duyurdu. Şirketten …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir